9 Temmuz 2011 Cumartesi

bitkisel hayata dönüş

10 yılda 1659 ölüm

Tecrite Karşı Mücadele Platformu, AKP İstanbul İl Başkanlığı önünde yaptığı oturma eyleminde, cezaevlerinde son 10 yılda 1659 kişinin yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, hasta tutuklu ve hükümlülerin serbest bırakılmasını istedi.

Tecrite Karşı Mücadele Platformu, hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek amacıyla AKP İstanbul İl Başkanlığı önünde yaptığı basın açıklamasının ardından bir saatlik oturma eylemi gerçekleştirdi.

Basın açıklamasını okuyan Enver Gündüz, Adalet Bakanlığı verilerine göre, son 10 yılda 1659 tutuklunun ecel, intihar, hastalık gibi gerekçelerle yaşamını yitirdiğini hatırlattı. Gündüz, "Bizler tutsak yakınları, demokratik kitle örgütleri ve devrimciler olarak 'ecel, intihar, hastalık' gibi gerekçelerle bir katliama dönüşen bu zindancı geleneğin karşısında tüm tutsakları, hasta tutuklu ve hükümlüleri her koşulda sahiplenmeye devam edeceğiz" dedi.

Açıklamanın ardından, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin tedavi haklarının derhal sağlanması, ölümlerin son bulması ve gerçek nedenlerinin açıklanması ve hasta tutukluların serbest bırakılması için bir saatlik oturma eylemi yapan platform bileşenleri, Çav Bella'yı söyledi.

Kaynak: İnternational-A

İtalyan hapishanelerinde şüpheli ölümler

Son on yılda İtalya’daki cezaevlerinde 1.700 kişi öldü. Bu ölümlerin üçte biri intihar, Geçtiğimiz yıl uyuşturcu madde bulundurduğu gerekçesiyle gözaltına alınan 30 yasındaki Romalı Stefano Cucchi’nin şüpheli ölümü ve ailesinin isteğiyle açılan soruşturmada Cucchi’nin bir deri bir kemik kalana günlerce aç bırakıldığı ve cezaevi doktoru tarafından gerekli sağlık kontrollerinin yapılmadığı ortaya çıktı.

2003 yılında Sughere cezaevinde doğal nedenlerle olduğu bildirilen 29 yasındaki Marcello Lonzi’nin de gerçekte cezaevinde dayak yediği gerekçesiyle olduğu anlaşıldı. Oğlunun ölümünü şüpheli bulan anne Lonzi’nin girişimiyle Livorno savcılğınca başlatılan soruşturmada Marcello’nu hücrede dövüldüğü gerçeğini ortaya koydu. Livorno savcılığının başlattığı yeni bir soruşturmada bir başka tutuklu ile cezaevinde görevli üç polis memurunun Marcello Lonzi’yi döverek öldürdukları iddia ediliyor.

Stefano ve Marcello gibi aynı karanlık sonu paylaşan 44 yasındaki marangoz Aldo Bianzino da 14 ekim 2007’de hiçbir sağlık sorunu olmamasına karşın hapishaneye girişinden iki gün sonra yaşama veda eden binlerce tutukludan bir başkası. Varese emniyet müdürlüğünde gözaltına alındıktan sonra hastanede ölen Giuseppe Uva’nın kaybı da şüpheli ölümler listesinde yerini aldı. Ağabeyini morgda gören kızkardeşinin çektiği fotoğraflarda Giuseppe’nin bedeninde dövüldüğüne işaret eden morluklar saptanması bir başka soruşturmanın konusu oldu.

İtalyan cezaevlerinde yaşanan ölüm olaylarına eklenen son halka geçtiğimiz perşembe günü tutuklu bulunduğu Bari cezaevinde intihar ederek yaşamına son verdiği ailesine bildirilen 22 yasındaki Carlo Satürno. Bari hastanesinin yoğun bakımında yaşama veda eden Carlo’nun intiharını şüpheli bulan Bari savcılığı soruşturma açtı. Hırsızlık suçlamasıyla tutuklanan Carlo’nun hücresinde bir çarşafla kendini aştığı öne sürüldü. Anca savcılığın başlattığı soruşturmada Carlo’nun intihara zorla sürüklenmiş olabileceği yönünde kanıtlar ortaya çıktı. Bu nedenle Carlo’ya otopsi uygulanmasına karar verildi.

Stefano, Carlo, Marcello, Aldo gibi binlerce gencin şüpheli ölümü İtalyan cezaevlerinde demir parmaklıklar ardında neler döndüğü sorusunu gündeme getirdi. Demokrat Parti milletvekilleri Roberto della Seta ve Francesco Ferrante Satürno’nun ölümünden hareketle İtalyan cezaevelerinde son aylarda artan intiharları dikkate alarak kapsamlı bir soruşturma başlattr.

İtalyan cezaevleri patlama noktasında. Birçok cezaevinin kapasitesi sayıları gitgide artan tutukluları barındırmaya yeterli gelmediği için sorunlar yaşanıyor,. Ancak demir parmaklılar ardında son on yılda 1.700 kişinin şüpheli şekilde ölmesi, İtalya’daki cezaevi gerçeğinin karanlık yüzüne işaret ediyor.

10.Nisan.2011, Pazar ASLI KAYABAL
Açık Gazete

Düzce Hapishanesinde Eylem

Düzce B Tipi Kapalı Cezaevi'nde mahkumlar koğuşların arasında topladıkları eşyayı ateşe verdi.

Düzce B Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda bir mahkumun intihar ettiği ve bunun üzerine çıkan olaylara müdahale sırasında bir infaz koruma memurunun yaralandığı bildirildi. Alınan bilgiye göre, Fevzi Çakmak Mahallesi'nde bulunan B Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda psikolojik sorunları olduğu iddia edilen bir mahkumun kendisi asarak yaşamına son vermesi üzerine bazı mahkumlar koğuşlarındaki malzemeleri ateşe verdi.

Yetkililerin haber vermesi üzerine cezaevine gelen itfaiye ekipleri de alevlere müdahale ederek yangını söndürdü. Bu sırada olaya müdahale etmeye çalışan infaz koruma memurları ile mahkumlar arasında arbede çıktı. Yaşanan arbede sonrası kolu kırıldığı öğrenilen bir infaz koruma memuru, Atatürk Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı.

Olay sonrası Düzce Emniyet Müdürü Ali Gezer ve Belediye Başkanı İsmail Bayram ile birlikte cezaevine gelen Vali Vasip Şahin, cezaevindeki incelemelerinin ardından olayla ilgili detaylı bilginin Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz tarafından verileceğini söyledi. Cumhuriyet Başsavcısı Solmaz ise olayın kontrol altına alındığını ifade ederek, detaylı bilgiyi daha sonra kamuoyuyla paylaşacaklarını kaydetti. Başsavcısı Solmaz, gazetecilere yaptığı açıklamanın ardından tekrar cezaevine girdi. (AA)

Kaynak: Radikal

Venezuella'da Hapishane İsyanı

Kuzey-Güney'ci ulusal solun gözbebeği Hugo Chavez'in başkanlığını yaptığı Venezuella'da El Rodeo Hapishanesi'nde gerçekleşen isyanda ve sonrasında devletin gerçekleştirdiği operasyonda 20 kişi yaşamını yitirdi.

Resmi görevliler operasyon sonucu hapishanenin yüzde 70'ini kontrol altına alındığını ancak yaklaşık bin 300 tutsağın teslim olmayı reddettiğini ifade etti.

Türkiye'deki sayısız hapishane operasyonundan da aşina olduğumuz üzere, Venezuella Kamu Düzeni Bakanı Nestor Reverol, düzenlenen operasyon sonucu hapishanede çok sayıda tabanca, tüfek, el bombası ve uyuşturucu bulunduğunu belirtti.

Başkent Caracas'ın kırk kilometre batısında bulunan El Rodeo Hapishanesi'nde, 1999 yılında çıkan isyanda da yirmi yedi kişi hayatını kaybetmişti.

Ayrıca hafta başında hükümet hapishane sisteminin daha 'insanileştirilmesi' için bir bakanlık kurulacağını açıkladı.

5 Temmuz 2011 Salı

Bir 'F tipi' zulmü: Hasta mahkûma diyet yok

Şeker hastası hükümlü Ufuk Keskin cezaevi idaresine başvurmasına rağmen bir yıldır diyet yemek hakkından yararlanamıyor. Bu ciddi sağlık sorunlarına neden oluyor.

1998 yılında Ufuk Keskin DSP Şişli İlçe Başkanlığı’nı basarak bekçi Cumali Akkurt’un öldürülmesi olayıyla ilgili olarak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Keskin 12 yaşından bu yana Tip 1 şeker hastalığından mustarip. Bugün 35 yaşında olan Keskin günde 4 kez iğne oluyor. Parmaktan aldığı kan ile de 4 kez kan şekerini ölçmek zorunda.

Ayrıca Raynoud Sendromu adı verilen bir de dolaşım hastalığı bulunan Keskin’in Abant İzzet Baysal Üniversitesi Bolu Araştırma ve Uygulama Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulu’ndan aldığı rapora göre özür durumuna ilişkin vücut fonksiyon kaybı oranı yüzde 52. Tip 1 şekeri yüzünden katı bir diyet uygulaması gereken Keskin, ayrıca günde 6-7 kez kanını ölçmek için piyasada kan stik çubuğu adı verilen ölçüm aletine muhtaç.

Ancak geçen yıl kaldığı Kandıra F Tipi Cezaevi’nden Bolu F Tipi Cezaevi’ne sevk edilen Keskin’e bir yıldır ne diyet yemeği ne de kan stik çubuğunu veriliyor.

Diyet uygulamadığı takdirde Keskin’i bekleyen sorunlar ise az değil: “Kalp damar hastalıkları, böbrek sorunları, felç, ayak yaraları, duyu kayıpları, sık enfeksiyonlar ve yara iyileşmesinde gecikme.”

Durumuyla ilgili olarak cezaevi idaresine başvuran Keskin, ilk olumsuz yanıtı Bolu F Tipi Cezaevi Müdürlüğü’nden aldı. Müdürlük “İaşe bedeli karşılanmıyor” gerekçesiyle yiyecekleri vermedi. Keskin bunun üzerine durumu mahkemeye taşıdı ancak Bolu Ağır Ceza Mahkemesi konuya takipsizlik kararı verdi.

Cezaevi suskun
Keskin’in Adalet Bakanlığı’na başvurması üzerine ise 27 Mayıs 2011’de Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı Cengiz Güler diyet yemeği ve ilaçların karşılanmasını Bolu Savcılığı’ndan yazılı bir şekilde istedi. Bu yazıya karşın Keskin, halen ne diyetine ne de kan stik çubuğu olarak geçen ölçüm aletine kavuşabilmiş.

Bu nedenle Radikal’e mektup yazan Keskin, “Yaşamak için bu diyet yemeğine ihtiyacım var” diyor. Bolu F Tipi Cezaevi yetkilileri ise konuyla ilgili soruları yanıtsız bıraktı.

Bakanlığın yazısı bile işe yaramadı
Uğur Keskin’in diyet yemeği için başvurduğu Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı Cengiz Güler, 27 mayıs 2011’de Bolu Savcılığı’na gönderdiği yazıda şunları belirtmişti: ‘...Hükümlü ve Tutuklular ile Ceza İnfaz Kurumu Personeli İaşe Yönetmeliği başta olmak üzere hükümlü tutukluların beslenmeleri ile ilgili yasal mevzuata uygun davranılması ile adı geçen hükümlü ve kurumda bulunan diğer hasta hükümlü ve tutuklulara kurum hekiminin belirleyeceği besinlerin bütçe imkânları da değerlendirilerek tıbbi gereklilik ve mevzuata uygun olarak verilmesi hususunda bilgi ve gereğini rica ederim.”

Kaynak: Radikal